25/7/2018 Tarihli ve 7145 Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 18/7/2021 Tarihli ve 7333 Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinin İptaline Dair AYM Kararı
25/7/2018 Tarihli ve 7145 Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 18/7/2021 Tarihli ve 7333 Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Bazı Maddelerinin İptaline Dair AYM Kararı
Davanın Konusu
A. 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
1. 1. maddesiyle 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) fıkrasına eklenen ikinci paragrafın,
2. 2. maddesiyle 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’na eklenen;
a. 56/A maddesinin birinci fıkrasının “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde askerî birlik komutanının veya askerî kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri…” bölümünün,
b. 56/B maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…gerektiğinde el ile…” ibaresi ile üçüncü ve dördüncü cümlelerinin,
3. 5. maddesiyle 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’na eklenen ek 7. maddenin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresinin,
4. 6. maddesiyle 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’na eklenen 15/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresinin,
5. 8. maddesiyle 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen “…vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak…” ibaresinin,
6. 9. maddesiyle 2911 sayılı Kanun’un 7. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının,
7. 10. maddesiyle 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 30. maddesine eklenen dördüncü ve beşinci fıkraların,
8. 11. maddesiyle 4/11/1983 tarihli ve 2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun 17. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 15 inci maddesinde yazılı suçları işleyenler” ibaresinin “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 109, 124, 148, 149, 170 ila 172, 179, 185 ila 188, 190, 202, 213 ila 217, 220, 223, 240, 299 ila 339 uncu maddelerinde belirtilen suçları işleyenler” şeklinde değiştirilmesi ile anılan maddeye eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraların,
9. 12. maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…ile Milli Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ve iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların…” ve “...bu silahların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun ek 8 inci maddesine göre ilgili idarelerce işlem tesis edilir…” bölümlerinin,
10. 13. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. maddenin,
11. 16. maddesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134. maddesinin;
a. (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…Cumhuriyet savcısının istemi üzerine…” ibaresinin “hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından…” şeklinde değiştiren ibarede bulunan “…veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı…” ibaresinin,
b. (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerin,
c. (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesine eklenen “ya da işlemin uzun sürecek olması” ibaresinin,
12. 21. maddesiyle 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen üçüncü cümlenin,
13. 22. maddesiyle 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10. maddesinin değiştirilen (1) numaralı fıkrasının;
a. Üçüncü cümlesinin,
b. Dördüncü cümlesinin “…Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine…” bölümünün,
c. Dokuzuncu ve on üçüncü cümlelerinin,
14. 23. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen 10/A maddesinin,
15. 24. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3. maddenin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,
16. 26. maddesiyle 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 35. maddenin,
17. Geçici 1. maddesinin,
B. 18/7/2021 tarihli ve 7333 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
1. 11. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’un geçici 19. maddesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,
2. 20. maddesiyle 7145 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…altı yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,
3. 23. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35. maddesinin (A), (B), (C), (Ç), (D) ve (G) fıkralarında yer alan “…üç yıl…” ibarelerinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,
Anayasa’nın Başlangıç kısmı, 2., 6., 9., 10., 13., 15., 17., 19., 20., 22., 23., 34., 35., 36., 38., 40., 48., 49., 70., 74., 118., 119., 125., 128., 129., 138., 142. ve 153. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talepleridir.
AYM Kararı ve Gerekçeleri
B. Askerî Mahallerde Yapılacak Önleme Araması ile Bu Yerlere Giriş ve Çıkış Usulünü Düzenleyen Kurallar
Anayasa Mahkemesi kurallarda; askerî merciler tarafından verilen arama emrinin yirmi dört saat içinde görevli hâkim onayına sunulmasına ilişkin güvenceye yer verilmediği, söz konusu güvence sağlanmadan askerî mahallerde kişilerin üstü, araçları, özel kâğıtları ve eşyasının aranmasına imkân tanınmasının Anayasa’nın 20. maddesiyle bağdaşmadığı, kişilerin araçlarında yapılacak elle kontrolün arama tedbiri boyutuna ulaşmasını önleyecek şekilde kapsam ve sınırlarının tespit edilmediği, dolayısıyla anılan “…aracı…” ibaresi yönünden getirilen sınırlamanın öngörülebilir bir kanuni dayanağının bulunmadığı gerekçeleriyle kuralların iptallerine karar vermiştir.
C. İl ve İlçelerdeki Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüyle İlgili Yer ve Güzergâhın Belirlenmesinde Esas Alınacak Kritere İlişkin Kural
Anayasa Mahkemesi toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergâh belirlenirken başka kişilerin gündelik yaşamının etkilenme boyutuna yönelik olarak kuralda öngörülen vatandaşların günlük yaşamının aşırı ve katlanılmaz derecede zorlaştırılmaması ölçütüyle kamu düzeni ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacına ulaşma bakımından toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına getirilen sınırlamada çatışan haklar arasındaki makul dengenin sağlanmadığının söylenemeyeceği gerekçesiyle iptal talebini reddetmiştir.
Ç. Millî İstihbarat Teşkilatının (MİT) Taraf Olduğu Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Usulünün Dışına Çıkaran Kural ve MİT’i Bilgi Edinme Hakkı Kapsamı Dışına Çıkaran Kural
Anayasa Mahkemesi;
-Hukuk uyuşmazlıklarında asıl olanın dava yoluyla uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması olduğu, gizlilik ilkesinin sağlanması amacıyla MİT’in taraf olduğu uyuşmazlıklarda arabuluculuk hükümlerinin uygulanmamasını öngören kuralın getirdiği farklı uygulamanın MİT personelinin kimliğinin gizli tutularak güvenliğinin sağlanması suretiyle istihbarat hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin amaçlarına ulaşma bakımından orantılı olmadığının söylenemeyeceği gerekçesiyle kuralın iptali talebinin reddine,
-MİT’in istihbarat niteliğinde olmayan ya da bu kapsamda olsa dahi kişilerin çalışma hayatı ve meslek onuru gibi belirli konularda ve yalnızca işlem tesis eden kurumdan talep edilebilmek üzere bilgi ve belgelere erişimini sağlayan 4982 sayılı Kanun kapsamından çıkarılması suretiyle MİT bünyesindeki bilgilere ulaşılmasına yasak getirilmesinin, kişilerin Anayasa’da güvence altına alınan bilgi edinme hakkını kullanma imkânını tamamen ortadan kaldırdığı gerekçesiyle kuralın iptaline,
karar vermiştir.
D. Kamu Görevinden Çıkarılanların Silahlarının Mülkiyetinin Kamuya Geçirilmesine İmkân Tanıyan Kural
Anayasa Mahkemesi kuralda herhangi bir suçta (ya da kabahatte) kullanıldığı ya da suça (kabahate) ilişkin faaliyetten elde edildiği veya bizatihi suç konusu oluşturduğu tespit edilmediği hâlde kişilerin mülkiyetinde bulunan silahların kamu görevinden çıkarılmalarına bağlı olarak üçüncü kişilere devir imkânı tanınmaksızın ya da herhangi bir tazminat yolu öngörülmeksizin doğrudan devlete devredilmesinin millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması amaçlarına ulaşma bakımından gerekli olmadığı, bu yönüyle kuralın mülkiyet hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirdiği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.
E. Cumhuriyet Savcısına Gözaltı Tedbiri Uygulaması ve Hâkime İki Defayı Aşmamak Üzere Gözaltı Süresini Uzatma Yetkisi Tanıyan Kural ile Tutukluluğa İtiraz ve Tahliye Talepleri, Tutukluluk İncelemesine İlişkin Süre ve Usulü Düzenleyen Kural
Anayasa Mahkemesi;
- Kuralda öngörülen kırk sekiz saat ve dört günlük sürelerin Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen güvencelere uygun olduğu, bu yönüyle kuralın anılan fıkraların sözüne aykırı olduğunun söylenemeyeceği, gözaltı süreci devam ederken bunun koşullarının bağımsız ve tarafsız mahkeme tarafından değerlendirilmesi, gerekirse tedbirin sonlandırılması veya süresinin uzatılmasının Anayasa’nın 19. maddesinin beşinci fıkrasında geçen kişinin azami olarak öngörülen süre içinde hâkim önüne çıkarılması zorunluluğunu karşıladığı, hâkim tarafından en fazla iki defa ek gözaltı süresinin verilmesinin, kuralın geçerli olduğu süre ve bu dönemin koşulları da dikkate alındığında ceza soruşturmalarının etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacını gerçekleştirme bakımından kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına orantısız sınırlama getirmediği gerekçesiyle kuralın iptali talebinin reddine,
-Kuralda tutukluluğa ilişkin itirazın şüpheli veya sanığın dinlenilmesi suretiyle değerlendirilmesi için azami ve makul bir süre öngörülmeden dosya üzerinden karara bağlanmasına imkân tanınmasının, tahliye talebinin değerlendirilmesinde makul sınırların ötesinde otuz günlük bir sürenin öngörülmesinin, şüpheli veya sanığın tahliye talebi ve bu kapsamda dile getireceği tutukluluk durumuna ilişkin itirazların doksan gün boyunca duruşmasız olarak incelenmesinin mümkün kılınması nedeniyle Anayasa’nın 19. maddesindeki güvencelere aykırı olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirildiği gerekçesiyle kuralın iptaline,
karar vermiştir.
F. Kamu Görevine İade Edilen Öğretim Elemanlarının Daha Önce Çalıştıkları Yerde İstihdam Edilmelerini Engelleyen Kural ile İade Kararına Rağmen Göreve Başlamayanların Mali Haklarının Düşmesini Öngören ve Haksız Tedbir Nedeniyle Uğranılan Zararlara Karşı Dava Açma İmkânını Ortadan Kaldıran Kurallar
Anayasa Mahkemesi kurallarda;
-Kamu görevine iade edilen her bir öğretim elemanı yönünden kamu hizmetinin gerekleri de gözetilerek bu kişilerin daha önce görev yaptıkları yükseköğretim kurumunda çalışıp çalışamayacakları hususunda idareye herhangi bir değerlendirme yetkisi tanınmadığı, ayrıca bu kişilerin kamu görevinden çıkarılmadan önce görev yaptıkları yerlere atanmalarının kategorik olarak yasaklanmasını gerektirecek hukuki ve fiilî zorunlulukların gösterilmediği,
-Akademik personel açığının karşılanabilmesi amacıyla bu kişilerin atamalarının Ankara, İstanbul ve İzmir dışında öncelikli olarak 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına yapılacağı öngörülmüşse de söz konusu ihtiyacın genel, objektif ve kabul edilebilir ölçütler belirlenerek tüm öğretim elemanlarını kapsayacak bir sistem oluşturulmadan yalnızca görevlerine iade edilen öğretim görevlileriyle sınırlı tutularak karşılanmasının kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacını gerçekleştirmek bakımından zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği,
- Kişilerin iradesi dışında hukuka aykırı olarak çalıştırılmadıkları döneme ait mali hakların ödenmesinin göreve başlama şartına bağlanmasının mülkiyet hakkına yönelik haksız müdahalenin giderilmemesi ve bu suretle söz konusu hakka getirilen sınırlamanın devam etmesi sonucunu ortaya çıkardığı,
- Tedbir işleminin haksız uygulanmasından dolayı uğranabilecek maddi ve manevi zararları giderme hususunda kişilere dava açma imkânı verilmemesinin devletin etkili giderim mekanizması sağlama yükümlülüğüyle bağdaşmadığı,
gerekçeleriyle kuralların iptallerine karar vermiştir.
G. Kamu Görevine İade Edilen Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) Görevli Subay, Astsubay, Uzman Jandarmalar ile Emniyet Genel Müdürlüğünde Emniyet Hizmetleri Sınıfına Tabi Olanlar ve Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Kariyer Memurlarından Millî Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı Bünyelerinde Kurulacak Araştırma Merkezlerinde İstihdam Edilmelerini Düzenleyen Kural
Anayasa Mahkemesi kurallarda;
-Mahkemelerce veya Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonunca kişiler hakkında göreve iade kararı verilmesine rağmen söz konusu tedbirin sebep unsurunun ortadan kalkmadığı izlenimi doğacak şekilde bu kişilerin eski kadro, rütbe veya unvanına uygun olarak atanmalarının engellendiği, iadeyle birlikte kamu görevinden çıkarma tedbirinin tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması gerektiği hâlde kişilerin kazanılmış hakları gözardı edilerek farklı bir statüde atanmalarına imkân tanındığı,
-Kamu görevine iade edilen kişilerin yeniden atanmalarında ilgili bakanın hangi ölçütlere göre değerlendirme yapacağına ilişkin bir belirlilik bulunmadığı, bu konuda idareye oldukça geniş yetki tanınmasının kamu düzeninin sağlanması ve kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi bakımından zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği,
-Yine kamu görevine iade edilen personelin farklı statüde istihdam edilmelerini gerektirecek kabul edilebilir ölçüde hukuki ve fiilî zorunlulukların gösterilmediği, bu açıdan göreve iade edilen kişilerin araştırma merkezlerine atanmasına imkân tanınmasının kamu yararı ve kamu düzeninin sağlanması amacı bakımından gerekli olduğunun söylenemeyeceği,
gerekçeleriyle kuralların iptallerine karar vermiştir.
Ğ. Olağan Dönemde Disiplin Hukukunda Öngörülen Yöntem Dışında Kişiler Hakkında Meslekten Çıkarma Tedbirinin Uygulanması
Anayasa Mahkemesi, önceki kararlarında kişilere meslekten (kamu görevinden) çıkarma sürecinde haklarındaki isnatlara cevap verme ve bunlara karşı delil sunma imkânının tanındığı bir soruşturma sürecinin yürütülmesini, bu süreç sonunda somut olgu ve olaylar çerçevesinde iddia, savunma ve delillerin tartışılarak ulaşılan sonucun dayandığı maddi ve hukuki temelleri gösteren gerekçelerin açıklanmasını bireyselleştirme için yeterli gördüğünü, kurallar kapsamında da bireyselleştirme şartının sağlandığı dikkate alındığında meslekten çıkarmada benimsenen usulün millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, kamu hizmetinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi amaçlarına ulaşma bakımından orantılı olduğunu belirterek iptal talebinin reddine karar vermiştir.
H. Haklarında Meslek Çıkarma Tedbirine Yönelik İşlem Yapılanlar ile Suç Soruşturması veya Kovuşturması Yürütülenlerin ve Bunların Eşlerinin Pasaportlarının İptaline İmkân Tanıyan Kural
Anayasa Mahkemesi, kuralda aynı kişiler hakkında anılan 375 sayılı KHK’nın (A) fıkrasıyla çelişki oluşturacak şekilde idareye takdir yetkisi verilmek suretiyle bir kez daha pasaportların iptaline imkân tanındığı, bu yönüyle kuralın belirsizliğe yol açabilecek ölçüde farklı yorumlara ve uygulamalara elverişli olduğu, yine kural kapsamındaki kişilerin pasaportlarının iptal edilmesinde idareye tanınan takdir yetkisinin kapsam ve sınırlarının da belirsiz olduğu, bu itibarla kuralla yurt dışına çıkma özgürlüğüne getirilen sınırlamada kanunilik şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle kuralın iptaline karar vermiştir.
I. TSK, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatından Farklı Nedenlerle Ayrılan Kişilerin Rütbelerinin İptalini Düzenleyen Kural
Anayasa Mahkemesi kuralda; terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla iltisaklı yahut irtibatlı olduğu değerlendirilenlerin, haklarındaki isnatlara cevap verme ve bunlara karşı delil sunma imkânının tanındığı bir soruşturma süreci yürütülmeden ve bu süreç sonunda somut olgu ve olaylar çerçevesinde iddia, savunma ve delillerin tartışılarak ulaşılan sonucun dayandığı maddi ve hukuki temelleri gösteren gerekçeler açıklanmadan yetkili mercilerce rütbelerinin alınmasına imkân tanınmasının millî güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması amacı bakımından demokratik bir toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olduğunun söylenemeyeceğini belirterek kuralın iptaline karar vermiştir.
İ. Meslekten ve Kamu Görevinden Çıkarma Tedbiriyle İlgili Görevden Uzaklaştırılanlar veya Açığa Alınanlar Hakkında Soruşturmaya Başlama, Görevden Uzaklaştırma, Değerlendirme ve Savunma Hakkı Süreleri ile Anılan Sürelerin Dolması Hâlinde Uygulanacak Usule İlişkin Kurallar
Anayasa Mahkemesi;
-İdari soruşturma başlatılmadan görevden uzaklaştırılanlar hakkında makul bir zaman içinde soruşturma başlatılmamasının, kişilerin bilgi sahibi olmadıkları iddialarla uzun sürelerle şüphe altında kalmalarına ve mali haklarının bir kısmından yoksun bırakılmalarına sebebiyet verebileceği bu durumun kişiler üzerinde aşırı bir külfet meydana getireceği gerekçesiyle buna ilişkin kuralın iptaline,
-Kanun koyucunun, terör örgütleriyle mücadele etmek üzere kamuda bunlarla bağlantılı olan kişilerin sağlıklı bir şekilde tespit edilmesi için kural kapsamında geçici süre uygulanmak üzere olağan soruşturma usullerinden ayrılarak görevden uzaklaştırma ve açığa alma süresi için öngörülen azami iki yıllık süre sonunda tedbir işlemine devam edilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca bu süreler içinde yetkili mercilerin her zaman görevden uzaklaştırma kararını kaldırabileceği hakkında soruşturma yürütülen kişilerin de herhangi bir sınırlama olmaksızın tedbir kararına itiraz edebileceği ve bu kapsamda yetkili mercilerce verilen kararların idari yargı denetimine tabi olduğu, bu yönüyle tedbir koşullarının yargı mercilerince her aşamada değerlendirilebileceği gerekçesiyle kuralın iptali talebinin reddine,
- Değerlendirme süreleriyle ilgili olarak kuralın, yetkili mercilerce soruşturmanın her aşamasında görevden uzaklaştırma ve açığa alınma işlemlerinin şartlarının incelenerek gerektiğinde tedbirlerin sona erdirebilmesi imkânını ortadan kaldırmadığı, ilgili kişilerin ceza soruşturma ve kovuşturmasında elde edilen yeni deliller ya da başka nedenlerle görevden uzaklaştırma veya açığa alınmanın şartlarının ortadan kalktığını ve bu nedenle tedbirin sona erdirilmesi gerektiğini ileri sürmelerini engelleyen bir durumun da bulunmadığı, ayrıca yetkili mercilerin bu kapsamda verdikleri kararlara karşı idari yargıda dava açılabilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle bu yöndeki iptal talebinin reddine,
-Yetkili mercilere haklarında tedbir kararı bulunmayan kişilerle ilgili tedbir şartlarının üç aya kadar değerlendirilmesine imkân tanımasının, bu süre boyunca kişilerin herhangi bir tedbir kararı olmaksızın görevden uzaklaştırılmalarına veya açığa alınmaları sonucunu doğuracağı, olağanüstü hâl döneminde verilen tedbir kararlarının devam ettiği varsayımından hareketle bunlara atfen önceki tedbir kararlarının yeniden karar verilinceye kadar devam edeceğinin öngörülmesinin kanun koyucu tarafından doğrudan kişiler hakkında yetkili mercilerce bireysel değerlendirme yapılmadan görevden uzaklaştırma veya açığa alınma tedbirlerinin uygulanması anlamına geleceği gerekçesiyle kuralın iptaline,
- Kuralda kamu görevinden ve meslekten çıkarma işlemi uygulanacak kişilerin iddiaları öğrenmelerinden itibaren bunlara karşı beyanda bulunma ve delil sunmaları için belirlenen yedi günlük sürenin makul ve yeterli olmadığının söylenemeyeceği gerekçesiyle buna ilişkin iptal talebinin reddine,
karar vermiştir.
J. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna Kayyımlık Yetkisi Veren Hükmün Yürürlüğünü Uzatan Kural
Anayasa Mahkemesi, terör örgütleriyle aidiyet, iltisak veya irtibat düzeyindeki bir bağlantı nedeniyle kayyım tedbiri kararı verilmesinin ancak bu fiillerin suç niteliğinde olması ve kişiler hakkında bu nedenle ceza soruşturması ve kovuşturması yürütülmesi hâlinde söz konusu olacağını, kural kapsamında suç niteliğinde olmayan aidiyet irtibat veya iltisak fiillerinin kayyım atanmasına imkân tanıdığı söylenemeyeceği, soruşturma evresinde kayyım atanması kararına karşı 5271 sayılı Kanun’un 267. ve devamı maddeleri gereğince itiraz yoluna başvurulabilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar vermiştir.
K. TMSF’nin Kayyım Olarak Atandığı Dosyalarla İlgili Olarak Hak, Yetki, Sorumluluk ve Muafiyetleri Düzenleyen Kuralların Yürürlüğünü Uzatan Kural
Anayasa Mahkemesi kuralın uygulanabilirliği ile ilgili olarak belirtilen tarihlerden önce sona eren Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve TMSF’nin kayyımlık yetkisi kapsamında atananlar veya görevlendirilenlerin görev, hak, yetki ve sorumlulukları ile şirket ve mal varlığı değerlerine ilişkin, kefalet ve takip dâhil tüm muafiyetleri düzenleyen başka hangi kanun hükümlerinin bulunduğuna ilişkin bir belirlilik bulunmadığı gerekçesiyle kuralın iptaline karar vermiştir.
L. Kayyım Atanan Şirketlerdeki Ortaklık Pay ve Haklarıyla İlgili Devir ve Temlikleri Geçersiz Kılan Kural
Anayasa Mahkemesi kuralda kayyım atanan şirketlerde ortaklık pay ve hakkını devralan iyi niyetli üçüncü kişilerin muvazaanın olgusal temelini oluşturan gerçek iradeye aykırı işlem tesis edildiğinin aksini iddia ve ispat etme imkânlarının olmadığının söylenemeyeceği, bu yönüyle kuralın ihdas amacına uygun kullanılmasını sağlayacak ve bu konudaki keyfîliği önleyecek yasal güvencelerin bulunduğu gerekçesiyle kuralın iptali talebini reddetmiştir.
AYM T. 30.06.2022, E. 2018/137, K. 2022/86
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/01/20230112-3.pdf
Davanın Konusu
A. 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
1. 1. maddesiyle 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) fıkrasına eklenen ikinci paragrafın,
2. 2. maddesiyle 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’na eklenen;
a. 56/A maddesinin birinci fıkrasının “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde askerî birlik komutanının veya askerî kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri…” bölümünün,
b. 56/B maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…gerektiğinde el ile…” ibaresi ile üçüncü ve dördüncü cümlelerinin,
3. 5. maddesiyle 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’na eklenen ek 7. maddenin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresinin,
4. 6. maddesiyle 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’na eklenen 15/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birlik komutanının veya kurum amirinin yazılı emri…” ibaresinin,
5. 8. maddesiyle 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesine eklenen “…vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak…” ibaresinin,
6. 9. maddesiyle 2911 sayılı Kanun’un 7. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının,
7. 10. maddesiyle 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 30. maddesine eklenen dördüncü ve beşinci fıkraların,
8. 11. maddesiyle 4/11/1983 tarihli ve 2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun 17. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 15 inci maddesinde yazılı suçları işleyenler” ibaresinin “26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 109, 124, 148, 149, 170 ila 172, 179, 185 ila 188, 190, 202, 213 ila 217, 220, 223, 240, 299 ila 339 uncu maddelerinde belirtilen suçları işleyenler” şeklinde değiştirilmesi ile anılan maddeye eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraların,
9. 12. maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…ile Milli Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ve iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle kamu görevinden çıkarılanların…” ve “...bu silahların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun ek 8 inci maddesine göre ilgili idarelerce işlem tesis edilir…” bölümlerinin,
10. 13. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. maddenin,
11. 16. maddesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134. maddesinin;
a. (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…Cumhuriyet savcısının istemi üzerine…” ibaresinin “hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından…” şeklinde değiştiren ibarede bulunan “…veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı…” ibaresinin,
b. (1) numaralı fıkrasına eklenen ikinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerin,
c. (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesine eklenen “ya da işlemin uzun sürecek olması” ibaresinin,
12. 21. maddesiyle 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen üçüncü cümlenin,
13. 22. maddesiyle 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10. maddesinin değiştirilen (1) numaralı fıkrasının;
a. Üçüncü cümlesinin,
b. Dördüncü cümlesinin “…Ankara, İstanbul, İzmir illeri dışında ve 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına öncelik verilmek kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından kamu görevinden çıkarıldığı yükseköğretim kurumu haricinde tespit edilecek yükseköğretim kurumlarından birine…” bölümünün,
c. Dokuzuncu ve on üçüncü cümlelerinin,
14. 23. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen 10/A maddesinin,
15. 24. maddesiyle 7075 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3. maddenin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin,
16. 26. maddesiyle 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 35. maddenin,
17. Geçici 1. maddesinin,
B. 18/7/2021 tarihli ve 7333 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
1. 11. maddesiyle 3713 sayılı Kanun’un geçici 19. maddesinde yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,
2. 20. maddesiyle 7145 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…üç yıl…” ibaresinin “…altı yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,
3. 23. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35. maddesinin (A), (B), (C), (Ç), (D) ve (G) fıkralarında yer alan “…üç yıl…” ibarelerinin “…dört yıl…” şeklinde değiştirilmesinin,
Anayasa’nın Başlangıç kısmı, 2., 6., 9., 10., 13., 15., 17., 19., 20., 22., 23., 34., 35., 36., 38., 40., 48., 49., 70., 74., 118., 119., 125., 128., 129., 138., 142. ve 153. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talepleridir.
AYM Kararı ve Gerekçeleri
- İl Sınırları İçinde Uygulanacak Tedbirlere Yönelik Valilere Tanınan Yetkiye İlişkin Kural
B. Askerî Mahallerde Yapılacak Önleme Araması ile Bu Yerlere Giriş ve Çıkış Usulünü Düzenleyen Kurallar
Anayasa Mahkemesi kurallarda; askerî merciler tarafından verilen arama emrinin yirmi dört saat içinde görevli hâkim onayına sunulmasına ilişkin güvenceye yer verilmediği, söz konusu güvence sağlanmadan askerî mahallerde kişilerin üstü, araçları, özel kâğıtları ve eşyasının aranmasına imkân tanınmasının Anayasa’nın 20. maddesiyle bağdaşmadığı, kişilerin araçlarında yapılacak elle kontrolün arama tedbiri boyutuna ulaşmasını önleyecek şekilde kapsam ve sınırlarının tespit edilmediği, dolayısıyla anılan “…aracı…” ibaresi yönünden getirilen sınırlamanın öngörülebilir bir kanuni dayanağının bulunmadığı gerekçeleriyle kuralların iptallerine karar vermiştir.
C. İl ve İlçelerdeki Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüyle İlgili Yer ve Güzergâhın Belirlenmesinde Esas Alınacak Kritere İlişkin Kural
Anayasa Mahkemesi toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergâh belirlenirken başka kişilerin gündelik yaşamının etkilenme boyutuna yönelik olarak kuralda öngörülen vatandaşların günlük yaşamının aşırı ve katlanılmaz derecede zorlaştırılmaması ölçütüyle kamu düzeni ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacına ulaşma bakımından toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına getirilen sınırlamada çatışan haklar arasındaki makul dengenin sağlanmadığının söylenemeyeceği gerekçesiyle iptal talebini reddetmiştir.
Ç. Millî İstihbarat Teşkilatının (MİT) Taraf Olduğu Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Usulünün Dışına Çıkaran Kural ve MİT’i Bilgi Edinme Hakkı Kapsamı Dışına Çıkaran Kural
Anayasa Mahkemesi;
-Hukuk uyuşmazlıklarında asıl olanın dava yoluyla uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması olduğu, gizlilik ilkesinin sağlanması amacıyla MİT’in taraf olduğu uyuşmazlıklarda arabuluculuk hükümlerinin uygulanmamasını öngören kuralın getirdiği farklı uygulamanın MİT personelinin kimliğinin gizli tutularak güvenliğinin sağlanması suretiyle istihbarat hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin amaçlarına ulaşma bakımından orantılı olmadığının söylenemeyeceği gerekçesiyle kuralın iptali talebinin reddine,
-MİT’in istihbarat niteliğinde olmayan ya da bu kapsamda olsa dahi kişilerin çalışma hayatı ve meslek onuru gibi belirli konularda ve yalnızca işlem tesis eden kurumdan talep edilebilmek üzere bilgi ve belgelere erişimini sağlayan 4982 sayılı Kanun kapsamından çıkarılması suretiyle MİT bünyesindeki bilgilere ulaşılmasına yasak getirilmesinin, kişilerin Anayasa’da güvence altına alınan bilgi edinme hakkını kullanma imkânını tamamen ortadan kaldırdığı gerekçesiyle kuralın iptaline,
karar vermiştir.
D. Kamu Görevinden Çıkarılanların Silahlarının Mülkiyetinin Kamuya Geçirilmesine İmkân Tanıyan Kural
Anayasa Mahkemesi kuralda herhangi bir suçta (ya da kabahatte) kullanıldığı ya da suça (kabahate) ilişkin faaliyetten elde edildiği veya bizatihi suç konusu oluşturduğu tespit edilmediği hâlde kişilerin mülkiyetinde bulunan silahların kamu görevinden çıkarılmalarına bağlı olarak üçüncü kişilere devir imkânı tanınmaksızın ya da herhangi bir tazminat yolu öngörülmeksizin doğrudan devlete devredilmesinin millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması amaçlarına ulaşma bakımından gerekli olmadığı, bu yönüyle kuralın mülkiyet hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirdiği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.
E. Cumhuriyet Savcısına Gözaltı Tedbiri Uygulaması ve Hâkime İki Defayı Aşmamak Üzere Gözaltı Süresini Uzatma Yetkisi Tanıyan Kural ile Tutukluluğa İtiraz ve Tahliye Talepleri, Tutukluluk İncelemesine İlişkin Süre ve Usulü Düzenleyen Kural
Anayasa Mahkemesi;
- Kuralda öngörülen kırk sekiz saat ve dört günlük sürelerin Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen güvencelere uygun olduğu, bu yönüyle kuralın anılan fıkraların sözüne aykırı olduğunun söylenemeyeceği, gözaltı süreci devam ederken bunun koşullarının bağımsız ve tarafsız mahkeme tarafından değerlendirilmesi, gerekirse tedbirin sonlandırılması veya süresinin uzatılmasının Anayasa’nın 19. maddesinin beşinci fıkrasında geçen kişinin azami olarak öngörülen süre içinde hâkim önüne çıkarılması zorunluluğunu karşıladığı, hâkim tarafından en fazla iki defa ek gözaltı süresinin verilmesinin, kuralın geçerli olduğu süre ve bu dönemin koşulları da dikkate alındığında ceza soruşturmalarının etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacını gerçekleştirme bakımından kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına orantısız sınırlama getirmediği gerekçesiyle kuralın iptali talebinin reddine,
-Kuralda tutukluluğa ilişkin itirazın şüpheli veya sanığın dinlenilmesi suretiyle değerlendirilmesi için azami ve makul bir süre öngörülmeden dosya üzerinden karara bağlanmasına imkân tanınmasının, tahliye talebinin değerlendirilmesinde makul sınırların ötesinde otuz günlük bir sürenin öngörülmesinin, şüpheli veya sanığın tahliye talebi ve bu kapsamda dile getireceği tutukluluk durumuna ilişkin itirazların doksan gün boyunca duruşmasız olarak incelenmesinin mümkün kılınması nedeniyle Anayasa’nın 19. maddesindeki güvencelere aykırı olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirildiği gerekçesiyle kuralın iptaline,
karar vermiştir.
F. Kamu Görevine İade Edilen Öğretim Elemanlarının Daha Önce Çalıştıkları Yerde İstihdam Edilmelerini Engelleyen Kural ile İade Kararına Rağmen Göreve Başlamayanların Mali Haklarının Düşmesini Öngören ve Haksız Tedbir Nedeniyle Uğranılan Zararlara Karşı Dava Açma İmkânını Ortadan Kaldıran Kurallar
Anayasa Mahkemesi kurallarda;
-Kamu görevine iade edilen her bir öğretim elemanı yönünden kamu hizmetinin gerekleri de gözetilerek bu kişilerin daha önce görev yaptıkları yükseköğretim kurumunda çalışıp çalışamayacakları hususunda idareye herhangi bir değerlendirme yetkisi tanınmadığı, ayrıca bu kişilerin kamu görevinden çıkarılmadan önce görev yaptıkları yerlere atanmalarının kategorik olarak yasaklanmasını gerektirecek hukuki ve fiilî zorunlulukların gösterilmediği,
-Akademik personel açığının karşılanabilmesi amacıyla bu kişilerin atamalarının Ankara, İstanbul ve İzmir dışında öncelikli olarak 2006 yılından sonra kurulan yükseköğretim kurumlarına yapılacağı öngörülmüşse de söz konusu ihtiyacın genel, objektif ve kabul edilebilir ölçütler belirlenerek tüm öğretim elemanlarını kapsayacak bir sistem oluşturulmadan yalnızca görevlerine iade edilen öğretim görevlileriyle sınırlı tutularak karşılanmasının kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacını gerçekleştirmek bakımından zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği,
- Kişilerin iradesi dışında hukuka aykırı olarak çalıştırılmadıkları döneme ait mali hakların ödenmesinin göreve başlama şartına bağlanmasının mülkiyet hakkına yönelik haksız müdahalenin giderilmemesi ve bu suretle söz konusu hakka getirilen sınırlamanın devam etmesi sonucunu ortaya çıkardığı,
- Tedbir işleminin haksız uygulanmasından dolayı uğranabilecek maddi ve manevi zararları giderme hususunda kişilere dava açma imkânı verilmemesinin devletin etkili giderim mekanizması sağlama yükümlülüğüyle bağdaşmadığı,
gerekçeleriyle kuralların iptallerine karar vermiştir.
G. Kamu Görevine İade Edilen Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) Görevli Subay, Astsubay, Uzman Jandarmalar ile Emniyet Genel Müdürlüğünde Emniyet Hizmetleri Sınıfına Tabi Olanlar ve Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Kariyer Memurlarından Millî Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı Bünyelerinde Kurulacak Araştırma Merkezlerinde İstihdam Edilmelerini Düzenleyen Kural
Anayasa Mahkemesi kurallarda;
-Mahkemelerce veya Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonunca kişiler hakkında göreve iade kararı verilmesine rağmen söz konusu tedbirin sebep unsurunun ortadan kalkmadığı izlenimi doğacak şekilde bu kişilerin eski kadro, rütbe veya unvanına uygun olarak atanmalarının engellendiği, iadeyle birlikte kamu görevinden çıkarma tedbirinin tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması gerektiği hâlde kişilerin kazanılmış hakları gözardı edilerek farklı bir statüde atanmalarına imkân tanındığı,
-Kamu görevine iade edilen kişilerin yeniden atanmalarında ilgili bakanın hangi ölçütlere göre değerlendirme yapacağına ilişkin bir belirlilik bulunmadığı, bu konuda idareye oldukça geniş yetki tanınmasının kamu düzeninin sağlanması ve kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi bakımından zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği,
-Yine kamu görevine iade edilen personelin farklı statüde istihdam edilmelerini gerektirecek kabul edilebilir ölçüde hukuki ve fiilî zorunlulukların gösterilmediği, bu açıdan göreve iade edilen kişilerin araştırma merkezlerine atanmasına imkân tanınmasının kamu yararı ve kamu düzeninin sağlanması amacı bakımından gerekli olduğunun söylenemeyeceği,
gerekçeleriyle kuralların iptallerine karar vermiştir.
Ğ. Olağan Dönemde Disiplin Hukukunda Öngörülen Yöntem Dışında Kişiler Hakkında Meslekten Çıkarma Tedbirinin Uygulanması
Anayasa Mahkemesi, önceki kararlarında kişilere meslekten (kamu görevinden) çıkarma sürecinde haklarındaki isnatlara cevap verme ve bunlara karşı delil sunma imkânının tanındığı bir soruşturma sürecinin yürütülmesini, bu süreç sonunda somut olgu ve olaylar çerçevesinde iddia, savunma ve delillerin tartışılarak ulaşılan sonucun dayandığı maddi ve hukuki temelleri gösteren gerekçelerin açıklanmasını bireyselleştirme için yeterli gördüğünü, kurallar kapsamında da bireyselleştirme şartının sağlandığı dikkate alındığında meslekten çıkarmada benimsenen usulün millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, kamu hizmetinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi amaçlarına ulaşma bakımından orantılı olduğunu belirterek iptal talebinin reddine karar vermiştir.
H. Haklarında Meslek Çıkarma Tedbirine Yönelik İşlem Yapılanlar ile Suç Soruşturması veya Kovuşturması Yürütülenlerin ve Bunların Eşlerinin Pasaportlarının İptaline İmkân Tanıyan Kural
Anayasa Mahkemesi, kuralda aynı kişiler hakkında anılan 375 sayılı KHK’nın (A) fıkrasıyla çelişki oluşturacak şekilde idareye takdir yetkisi verilmek suretiyle bir kez daha pasaportların iptaline imkân tanındığı, bu yönüyle kuralın belirsizliğe yol açabilecek ölçüde farklı yorumlara ve uygulamalara elverişli olduğu, yine kural kapsamındaki kişilerin pasaportlarının iptal edilmesinde idareye tanınan takdir yetkisinin kapsam ve sınırlarının da belirsiz olduğu, bu itibarla kuralla yurt dışına çıkma özgürlüğüne getirilen sınırlamada kanunilik şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle kuralın iptaline karar vermiştir.
I. TSK, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatından Farklı Nedenlerle Ayrılan Kişilerin Rütbelerinin İptalini Düzenleyen Kural
Anayasa Mahkemesi kuralda; terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla iltisaklı yahut irtibatlı olduğu değerlendirilenlerin, haklarındaki isnatlara cevap verme ve bunlara karşı delil sunma imkânının tanındığı bir soruşturma süreci yürütülmeden ve bu süreç sonunda somut olgu ve olaylar çerçevesinde iddia, savunma ve delillerin tartışılarak ulaşılan sonucun dayandığı maddi ve hukuki temelleri gösteren gerekçeler açıklanmadan yetkili mercilerce rütbelerinin alınmasına imkân tanınmasının millî güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması amacı bakımından demokratik bir toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olduğunun söylenemeyeceğini belirterek kuralın iptaline karar vermiştir.
İ. Meslekten ve Kamu Görevinden Çıkarma Tedbiriyle İlgili Görevden Uzaklaştırılanlar veya Açığa Alınanlar Hakkında Soruşturmaya Başlama, Görevden Uzaklaştırma, Değerlendirme ve Savunma Hakkı Süreleri ile Anılan Sürelerin Dolması Hâlinde Uygulanacak Usule İlişkin Kurallar
Anayasa Mahkemesi;
-İdari soruşturma başlatılmadan görevden uzaklaştırılanlar hakkında makul bir zaman içinde soruşturma başlatılmamasının, kişilerin bilgi sahibi olmadıkları iddialarla uzun sürelerle şüphe altında kalmalarına ve mali haklarının bir kısmından yoksun bırakılmalarına sebebiyet verebileceği bu durumun kişiler üzerinde aşırı bir külfet meydana getireceği gerekçesiyle buna ilişkin kuralın iptaline,
-Kanun koyucunun, terör örgütleriyle mücadele etmek üzere kamuda bunlarla bağlantılı olan kişilerin sağlıklı bir şekilde tespit edilmesi için kural kapsamında geçici süre uygulanmak üzere olağan soruşturma usullerinden ayrılarak görevden uzaklaştırma ve açığa alma süresi için öngörülen azami iki yıllık süre sonunda tedbir işlemine devam edilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca bu süreler içinde yetkili mercilerin her zaman görevden uzaklaştırma kararını kaldırabileceği hakkında soruşturma yürütülen kişilerin de herhangi bir sınırlama olmaksızın tedbir kararına itiraz edebileceği ve bu kapsamda yetkili mercilerce verilen kararların idari yargı denetimine tabi olduğu, bu yönüyle tedbir koşullarının yargı mercilerince her aşamada değerlendirilebileceği gerekçesiyle kuralın iptali talebinin reddine,
- Değerlendirme süreleriyle ilgili olarak kuralın, yetkili mercilerce soruşturmanın her aşamasında görevden uzaklaştırma ve açığa alınma işlemlerinin şartlarının incelenerek gerektiğinde tedbirlerin sona erdirebilmesi imkânını ortadan kaldırmadığı, ilgili kişilerin ceza soruşturma ve kovuşturmasında elde edilen yeni deliller ya da başka nedenlerle görevden uzaklaştırma veya açığa alınmanın şartlarının ortadan kalktığını ve bu nedenle tedbirin sona erdirilmesi gerektiğini ileri sürmelerini engelleyen bir durumun da bulunmadığı, ayrıca yetkili mercilerin bu kapsamda verdikleri kararlara karşı idari yargıda dava açılabilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle bu yöndeki iptal talebinin reddine,
-Yetkili mercilere haklarında tedbir kararı bulunmayan kişilerle ilgili tedbir şartlarının üç aya kadar değerlendirilmesine imkân tanımasının, bu süre boyunca kişilerin herhangi bir tedbir kararı olmaksızın görevden uzaklaştırılmalarına veya açığa alınmaları sonucunu doğuracağı, olağanüstü hâl döneminde verilen tedbir kararlarının devam ettiği varsayımından hareketle bunlara atfen önceki tedbir kararlarının yeniden karar verilinceye kadar devam edeceğinin öngörülmesinin kanun koyucu tarafından doğrudan kişiler hakkında yetkili mercilerce bireysel değerlendirme yapılmadan görevden uzaklaştırma veya açığa alınma tedbirlerinin uygulanması anlamına geleceği gerekçesiyle kuralın iptaline,
- Kuralda kamu görevinden ve meslekten çıkarma işlemi uygulanacak kişilerin iddiaları öğrenmelerinden itibaren bunlara karşı beyanda bulunma ve delil sunmaları için belirlenen yedi günlük sürenin makul ve yeterli olmadığının söylenemeyeceği gerekçesiyle buna ilişkin iptal talebinin reddine,
karar vermiştir.
J. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna Kayyımlık Yetkisi Veren Hükmün Yürürlüğünü Uzatan Kural
Anayasa Mahkemesi, terör örgütleriyle aidiyet, iltisak veya irtibat düzeyindeki bir bağlantı nedeniyle kayyım tedbiri kararı verilmesinin ancak bu fiillerin suç niteliğinde olması ve kişiler hakkında bu nedenle ceza soruşturması ve kovuşturması yürütülmesi hâlinde söz konusu olacağını, kural kapsamında suç niteliğinde olmayan aidiyet irtibat veya iltisak fiillerinin kayyım atanmasına imkân tanıdığı söylenemeyeceği, soruşturma evresinde kayyım atanması kararına karşı 5271 sayılı Kanun’un 267. ve devamı maddeleri gereğince itiraz yoluna başvurulabilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar vermiştir.
K. TMSF’nin Kayyım Olarak Atandığı Dosyalarla İlgili Olarak Hak, Yetki, Sorumluluk ve Muafiyetleri Düzenleyen Kuralların Yürürlüğünü Uzatan Kural
Anayasa Mahkemesi kuralın uygulanabilirliği ile ilgili olarak belirtilen tarihlerden önce sona eren Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve TMSF’nin kayyımlık yetkisi kapsamında atananlar veya görevlendirilenlerin görev, hak, yetki ve sorumlulukları ile şirket ve mal varlığı değerlerine ilişkin, kefalet ve takip dâhil tüm muafiyetleri düzenleyen başka hangi kanun hükümlerinin bulunduğuna ilişkin bir belirlilik bulunmadığı gerekçesiyle kuralın iptaline karar vermiştir.
L. Kayyım Atanan Şirketlerdeki Ortaklık Pay ve Haklarıyla İlgili Devir ve Temlikleri Geçersiz Kılan Kural
Anayasa Mahkemesi kuralda kayyım atanan şirketlerde ortaklık pay ve hakkını devralan iyi niyetli üçüncü kişilerin muvazaanın olgusal temelini oluşturan gerçek iradeye aykırı işlem tesis edildiğinin aksini iddia ve ispat etme imkânlarının olmadığının söylenemeyeceği, bu yönüyle kuralın ihdas amacına uygun kullanılmasını sağlayacak ve bu konudaki keyfîliği önleyecek yasal güvencelerin bulunduğu gerekçesiyle kuralın iptali talebini reddetmiştir.
AYM T. 30.06.2022, E. 2018/137, K. 2022/86
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/01/20230112-3.pdf