5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 5560 Sayılı Kanun’un 24. Maddesiyle Değiştirilen 253. Maddesinin (19) Numaralı Fıkrasının Beşinci Cümlesinin İlgili Bölümünün Anayasa’ya Aykırı Olduğuna ve İptaline İlişkin Karar
İtiraz konusu kurala göre uzlaşmanın sağlanması halinde ceza soruşturmasına konu suç nedeniyle ayrıca tazminat davası açılamayacağı öngörülmüştür. Uzlaştırma kurumu ile amaçlanması beklenen kamusal yarar ve zarar görenin kişisel yararı arasındaki menfaat dengelerinin herhangi bir edim karşılığı olmadığı halde sırf uzlaşma sağlandığı için tazminat hakkının kaybedilmesi sebebiyle sağlanamadığı gerekçesiyle işte bu kural Anayasa’ya aykırı görülerek başvuruda bulunulmuştur.
Mahkeme ise, Uzlaşma sürecinde suç nedeniyle ortaya çıkan tüm sonuçların öngörülebildiği ve gerçek zararın belirlenebildiği durumlarda uzlaşan kişinin tazminat davası açamaması anayasal bir soruna sebep olmayacağını belirtmiştir çünkü anılan bu süreçte öngörülebilen zararlar yönünden uzlaşılması durumunda ilke olarak uyuşmazlık ortadan kalkacaktır. Buna göre uzlaşan kişinin tazminat davası açamamasının katlanılamayacak bir külfet olmadığından söz edebilmek için soruşturma konusu suç nedeniyle uğranılan zarar, uzlaşma görüşmeleri esnasında en azından yaklaşık olarak belirlenebilmelidir. Aksi bir durum söz konusu olduğunda yani uğranılan zararın uzlaşma süreci içinde bilinmesi mümkün olmadığında ise ne yapılacağı açık değildir çünkü ilgililerin uzlaşmanın sağlanması durumunda edimi aşan ve tazminat davasına konu edilemeyecek zarara ilişkin her durumda eksiksiz ve doğru bilgiye sahip olabilecekleri söylenemez. Sonuç olarak, kuralda iş yükünün azaltılması amacı ile mahkemeye erişim hakkına getirilen bu sınırlama arasında makul bir dengenin kurulamadığı gerekçesiyle ‘ölçülülük’ ilkesini ihlal ettiği kanaatine varılarak iptal kararı verilmiştir.
Esas No: 2023/43
Karar Tarihi: 26/7/2023
Link: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/10/20231018-10.pdf
Mahkeme ise, Uzlaşma sürecinde suç nedeniyle ortaya çıkan tüm sonuçların öngörülebildiği ve gerçek zararın belirlenebildiği durumlarda uzlaşan kişinin tazminat davası açamaması anayasal bir soruna sebep olmayacağını belirtmiştir çünkü anılan bu süreçte öngörülebilen zararlar yönünden uzlaşılması durumunda ilke olarak uyuşmazlık ortadan kalkacaktır. Buna göre uzlaşan kişinin tazminat davası açamamasının katlanılamayacak bir külfet olmadığından söz edebilmek için soruşturma konusu suç nedeniyle uğranılan zarar, uzlaşma görüşmeleri esnasında en azından yaklaşık olarak belirlenebilmelidir. Aksi bir durum söz konusu olduğunda yani uğranılan zararın uzlaşma süreci içinde bilinmesi mümkün olmadığında ise ne yapılacağı açık değildir çünkü ilgililerin uzlaşmanın sağlanması durumunda edimi aşan ve tazminat davasına konu edilemeyecek zarara ilişkin her durumda eksiksiz ve doğru bilgiye sahip olabilecekleri söylenemez. Sonuç olarak, kuralda iş yükünün azaltılması amacı ile mahkemeye erişim hakkına getirilen bu sınırlama arasında makul bir dengenin kurulamadığı gerekçesiyle ‘ölçülülük’ ilkesini ihlal ettiği kanaatine varılarak iptal kararı verilmiştir.
Esas No: 2023/43
Karar Tarihi: 26/7/2023
Link: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/10/20231018-10.pdf