Kapat

HABERLER

Başvuru; iş kazasından kaynaklanan tazminat talebinin ıslah ile artırılan kısmının zamanaşımı gerekçesi ile reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

Başvuru; iş kazasından kaynaklanan tazminat talebinin ıslah ile artırılan kısmının zamanaşımı gerekçesi ile reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

Başvurucu 5/11/2003 tarihinde iş kazası geçirmiş, 12/5/2006 tarihinde Bakırköy 3. İş Mahkemesinde iş kazasından kaynaklanan tespit davası açmıştır. Bakırköy 3. İş Mahkemesi 6/12/2007 tarihinde başvurucunun iş kazası geçirdiğinin tespitine karar vermiştir. Temyiz incelemesinde Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 4/12/2008 tarihli kararıyla hüküm onanmıştır. Bu defa başvurucu 14/9/2010 tarihinde Bakırköy 2. İş Mahkemesinde (Mahkeme) iş kazasından kaynaklanan 1.000 TL maddi ve 25.000 TL manevi tazminat talepli dava açmıştır. Mahkeme bilirkişi incelemesi yaptırmış, 9/10/2014 tarihinde başvurucunun zararının 51.946 TL olduğunu gösteren bilirkişi raporu aldırmıştır. Başvurucu 24/11/2014 tarihinde ıslah talebinde bulunmuş, 3/12/2014 tarihinde davalı taraf zamanaşımı defini ileri sürmüştür. Mahkeme 23/12/2014 tarihinde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde Mahkeme; tespit davasında olayın kesin olarak iş kazası olduğunu gösteren bilirkişi heyet raporu ile başvurucunun iş kazası neticesinde %65 oranında maluliyete uğradığını belirten hesap raporunu dikkate alarak 51.946 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminat verilmesine karar vermiştir. Temyiz talebi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 16/2/2016 tarihli kararıyla hüküm bozulmuştur. Karar gerekçesinde, dava konusu olayda değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, davalı tarafın zamanaşımı defini ileri sürdüğü dikkate alınarak maddi tazminat talebine ilişkin dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlı bir karar verilmesi gerekirken ıslah edilen kısmı da kapsayacak şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, anılan kararı temyiz etmiş ve aynı Dairece 6/11/2018 tarihinde hüküm onanmıştır. Nihai karar 27/11/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 26/12/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu davayı açtığı ilk zaman diliminde 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlükte olduğunu, dava açıldıktan sonraki süreçte ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle; açılan davanın, belirsiz alacak davası olarak davanın nitelendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak durumun böyle kabul edilmediğini, bunun için zamanaşımı defiyle karşılaştığını iddia ederek ıslah talebinin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. İlgili başvurumuzda mahkemeye erişim hakkı incelenmiştir. 
Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda toplumsal barışı güçlendiren, bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde et¬meyi de kapsayan bir haktır. AİHM, mahkemeye erişim hakkından yola çıkarak kararların icrası hakkını adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olarak kabul etmektedir. AİHM’e göre mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması, yargılama sürecini tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Makul sürede yargılanma hakkı, ceza, hukuk ve idari yargılama hukuku ayrımı gözetilmeksizin hak sahibine yargılamanın makul bir sürede bitirilmesini talep etme yetkisi vermekte olup, adil yargılama hakkının en önemli unsurlarından biridir. Makul sürede yargılanma hakkı, yargılamanın sürüncemede kalmasını önlemek, tarafların uyuşmazlık konusu hakka bir an önce ulaşabilmelerini sağlamak ve davanın sonucu konusunda tarafların endişe yaşamalarını önlemek amacıyla düzenlenen temel bir insan hakkıdır. Makul bir yargılamadan söz edebilmek için yargılamanın akla ve davaya en uygun, herkes tarafından kabul edilebilir bir süre içerisinde yapılması gerekir.
Anayasa Mahkemesi ilgili bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka anlatımla mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini ifade etmiştir.
 Nitekim başvurumuzda Anayasa Mahkemesi; mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine; ihlalden doğan sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 2. İş Mahkemesine gönderilmesine ve Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle bu iddianın kabul edilemez olduğuna oybirliği ile karar vermiştir.

Karar Tarihi: 11/7/2023
Başvuru Numarası: 2019/345
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/10/20231024-11.pdf

Göztepe Sokak No: 11 06080 Hamamönü / Ankara

Telefon : 0 (312) 312 61 06
Faks : 0 (312) 428 10 23