Kapat

HABERLER

Başvuru; bir doktor hakkında Türk Tabipleri Birliğine sundukları şikâyet dilekçesinde kullandıkları ifadeler nedeniyle avukat olan başvuruculara Türkiye Barolar Birliğince uyarma disiplin cezası verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

Başvuru; bir doktor hakkında Türk Tabipleri Birliğine sundukları şikâyet dilekçesinde kullandıkları ifadeler nedeniyle avukat olan başvuruculara Türkiye Barolar Birliğince uyarma disiplin cezası verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

Kararımızda başvurucular, polis ekibi tarafından darbedildiğini iddia ettikleri müvekkilleri hakkında sağlık raporu düzenleyen doktorun gerçeğe aykırı rapor tanzim ettiğini ileri sürmüştür. Bu sebeple başvurucular, doktorun görevini kötüye kullandığı iddiasıyla vekil sıfatıyla Türk Tabipleri Birliğine 18/7/2013 tarihli şikayet dilekçesi sunmuştur. Bunun üzerine yürütülen disiplin soruşturması neticesinde Eskişehir Barosu Disiplin Kurulu 21/5/2015 tarihli ve E.2014/23, K.2015/7 sayılı kararında başvuruculara uyarma disiplin cezası vermiştir. Başvurucular karara itiraz etmiştir. Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu uyarma cezasına temel oluşturan ifadelerin iddia ve savunma hakkı kapsamında olduğunu değerlendirmiş, Eskişehir Barosu Disiplin Kurulu kararını kaldırarak disiplin cezası verilmesine yer olmadığına 14/11/2015 tarihinde karar vermiştir. Bunun ardından Bakanlık 18/1/2016 tarihli makam oluru ile "mesleğini sübjektif nedenlerle peşkeş çeken bir doktorun" şeklindeki ifadeyle ulaşılmak istenen amaca başka ifadeler kullanılmak suretiyle ulaşılması mümkün olduğu için belirtilen ifadenin 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 34., 134. ve TBB Meslek Kurallarının 5. ve 6. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle başvurucular aleyhine disiplin cezası verilmesine yer olmadığına dair kararı bir daha görüşülmek üzere geri göndermiştir. Bu durum üzerine TBB Disiplin Kurulu 14/2/2016 tarihinde, Eskişehir Barosu Disiplin Kurulunun 21/5/2015 tarihli kararını onamıştır. Başvurucular, haklarında verilen uyarma cezasının onanmasına dair 14/2/2016 tarihli kararın iptali talebiyle Ankara İdare Mahkemesine başvurmuştur. Ankara İdare Mahkemesi, her iki başvurucu yönünden verdiği iki ayrı kararda davaları reddetmiştir. Mahkeme iki karardaki ortak gerekçesinde, başvurucuların ihtilaf konusu ifadelerle ulaşmak istedikleri amaca başka ifadeler kullanarak ulaşmalarının mümkün olması karşısında iddia ve savunmanın dokunulmazlığı hakkının sınırlarının aşıldığını değerlendirmiştir. Başvurucuların ilk derece mahkemesi kararları için istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi, kararların kanuna uygun olduğunu gerekçe göstererek istinaf taleplerinin reddine 27/12/2018 tarihinde kesin olarak karar vermiştir.
Başvurucular; müvekkillerinin polislerce darbedilmesi üzerine polisler hakkında şikâyette bulunduklarını, müvekkillerinin muayene olması için götürüldüğü acil serviste doktorun polislerden yana tavır alarak müvekkillerine hitaben sarf ettiği sözlerle tarafsızlığını yitirdiğini, bu sebeple ilgili doktoru da TTB'ye şikâyet ettiklerini ifade etmiştir. Başvurucular şikâyet dilekçesinde doktor hakkında kullandıkları ifadelerin amacı aştığı gerekçesiyle doktorun hem Eskişehir Barosuna hem de Bakanlığa şikâyetçi olduğunu belirterek Bakanlığın TBB Disiplin Kurulu tarafından verilen karara müdahale etmesinin adil yargılanma haklarını, doktor hakkındaki şikâyet dilekçesinde kullandıkları ifadeler sebebiyle uyarma cezası almalarının savunma dokunulmazlığı kapsamında avukatın ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmiştir.
Kararımızda Anayasa Mahkemesi, başvurucuların şikayetlerini ayrı ihlaller üzerinden değerlendirmek yerine bir bütün kapsamında Anayasa’nın 26. Maddesindeki ifade özgürlüğü açısından incelemeye almıştır. İfade hürriyeti demokratik toplumun gerekliliklerindendir. İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Fikirleri açıklama ve bu fikirleri yayma özgürlüğü demokratik esasların devamlılığı açısından önemdedir. Avukatlık açısından ifade özgürlüğünü bir bütün olarak ele alma gerekir. Bir avukatın sözlü veya yazılı beyanlarını ifade hürriyeti kapsamında incelerken beyan edilen metnin ya da söylemin parçalar halinde kesilip ana kavramdan çıkarılması ifade hürriyeti incelemesi açısından eksiklik doğuracaktır. Avukatların ifade açıklamalarına müdahale ile adil yargılanma hakkı arasında yakın bir ilişki ortaya çıkabilir. Bu nedenle somut başvurudaki gibi bir ceza davasındaki müdafinin ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda demokratik bir toplumda bu tür bir açıklamaya yapılacak müdahalelerin çok istisnai durumlarda gerekli olduğu kabul edilmelidir. 
 Somut olayda başvurucuların avukatlık mesleğini icra ederken başvuruya konu ifadeleri kullandıkları konusunda şüphe bulunmamaktadır. Başvurucular bu sözleri müvekkillerini darbeden polislerden yana tavır alarak gerçeğe aykırı rapor tesis ettiğini iddia ettikleri doktor aleyhine TTB'ye sundukları şikâyet dilekçesinde belirtmişlerdir. Bu kapsamda polisler ve doktor aleyhine yürütülen bir ceza soruşturması bulunduğu anlaşılmaktadır. Doktor, hakkında kaleme alınan şikayet dilekçesinde mesleğini subjektif nedenlerle peşkeş çektiği iddiasıyla amacın aşıldığından yakınmıştır. Mesleğini peşkeş çekme ifadesi, yaranma amacıyla uygunsuz verilen şey anlamına gelmektedir. Belirtilen ifadenin toplum nezdinde olumsuz bir anlam oluşturduğu açıktır. Bununla birlikte ihtilaflı ifadeler şüphesiz ki salt sözlük anlamları ya da toplumda uyandırdığı his dikkate alınarak değerlendirilmemelidir. Başvurucular dilekçelerinde tahkir içeren sözler kullandıkları gerekçesiyle cezalandırılmıştır.  Başvurucuların kullandıkları ifadeler müvekkilinin menfaatlerini korumak için ileri sürdükleri tezlerin bir parçasıdır. Anayasa Mahkemesi ihtilaflı ifadelerin keyfî bir kişisel saldırı olarak yorumlanamayacağı kanaatine ulaşmıştır. Adaletin işleyişi de dâhil olmak üzere kamu menfaatlerine ilişkin tartışmalarda ancak çok istisnai koşullar mevcutsa sınırlamalara izin verilebileceği hatırda tutulduğunda başvurucu avukatların kullandığı ifadelerde belli düzeyde abartıya kaçmış olmaları makul görülmelidir.
 Bu nedenle Anayasa Mahkemesi,Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine oybirliğiyle karar vermiştir.


 

Karar Tarihi: 8/6/2023
Başvuru Numarası: 2019/8563
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/11/20231102-10.pdf

Göztepe Sokak No: 11 06080 Hamamönü / Ankara

Telefon : 0 (312) 312 61 06
Faks : 0 (312) 428 10 23