Kapat

HABERLER

Ceza İnfaz Kurumunda Oda Değişikliğine İlişkin Şikâyetin Yeterli İnceleme Yapılmaksızın Reddedilmesi Nedeniyle Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiasına İlişkin Başvuru

Ceza İnfaz Kurumunda Oda Değişikliğine İlişkin Şikâyetin Yeterli İnceleme Yapılmaksızın Reddedilmesi Nedeniyle Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiasına İlişkin Başvuru

Komisyon başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi, eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiasının ise açıkça dayanaktan yoksun olması nedenleriyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

1984 doğumlu olan başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan tutuklanmıştır.

Başvurucu, Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/194 Esas sayılı dava dosyasında devam eden yargılama nedeniyle Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan25/12/2017 ile 5/1/2018 tarihleri arasında yapılacak duruşmalara katılmak üzere Kırklareli Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) misafir tutuklu olarak FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklu on sekiz kişi ile birlikte nakledilerek D-2 odasına yerleştirilmiştir. İnfaz Kurumunca 28/12/2017 tarihli ve 2017/4746 sayılı kararla, D-2 odasına yerleştirilen on sekiz tutuklunun kaldığı odada toplu direniş, yangın, personel rehin alma, isyana teşebbüs gibi eylemlerde bulunabileceği istihbarat bilgisine ulaşıldığı, bu nedenle toplu olarak aynı koğuşta bulundurulmalarının ceza infaz kurumunun güvenliği yönünden sakıncalı olduğu değerlendirilerek FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklu olanların barındırıldığı diğer odalara yerleştirilmelerinin uygun olacağı belirtilmiş; başvurucu 28/12/2017 tarihinde D-2 No.lu odadan alınarak sol gözlem 7 No.lu odaya yerleştirilmiştir.

Başvurucu; koğuşunun hiçbir gerekçe gösterilmeden değiştirilerek disiplin suçlularının kaldığı tek kişilik hücreye yerleştirildiğini, hücrenin fiziki şartları nedeniyle yargılandığı davada etkin bir savunma yapmasının, duruşmaları dinç ve sağlıklı şekilde takip edebilmesinin mümkün olmadığını belirterek normal bir koğuşa yerleştirilmesi talebiyle 29/12/2017 tarihinde Kırklareli İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda bulunmuştur.

Hâkimlik 2/1/2018 tarihinde ilgili infaz kurumundan başvurucu hakkında disiplin soruşturması olup olmadığının bildirilmesini, 3/1/2018 tarihli yazısı ile de başvurucunun şikâyet konusunu teşkil eden iddialarının araştırılarak sonucunun iletilmesini istemiştir. Son olarak 22/1/2018 tarihli yazı ile soruşturma konusuna ilişkin tüm belgelerin gönderilmesini talep etmiştir.

İnfaz Kurumu 4/1/2018 tarihli cevabi yazısında başvurucunun nakledildiği odanın belirlenmesi yetkisinin İdare ve Gözlem Kuruluna ait olduğunu, başvurucunun kaldığı tek kişilik odanın hücre niteliği taşımadığını, başvurucuya iddia ettiğinin aksine sıcak su sağlandığını ve başvurucunun havalandırma imkânından faydalandırıldığını belirtmiştir.

Hâkimlik, başvurucuya uygulanan İdare ve Gözlem Kurulu kararının hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşmıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...Ceza infaz kurumlarının, genel ve özel önleme görevi ile donatılmış yapısının muhafazası ve devamlılığı için, gereken tedbirleri alması hukukun ve kamu yararının bir gereğidir. Ceza infaz kurumundaki hükümlü ve tutukluların şiddeti bir yöntem olarak kullanan, suçu ve suçluyu öven, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, dini ve manevi duygularını sömüren ideolojik akım ve fikirlerden uzak tutulması ceza infaz kurumlarının üstlendiği genel ve özel önlemeyi sağlamak görevinin bir parçasıdır. Ceza infaz kurumlarının bu kapsamda yeniden suç işlenmesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, kanunlara ve toplumsal kurallara saygılı yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak gibi görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu nedenle şiddet içeren veya yasa dışı siyasi ve ideolojik görüş ve fikirler ceza infaz kurumlarının bünyesine yabancı ve sakıncalıdır. Terör örgütü üyesi hükümlülerin veya bu suç isnadı altındaki tutukluların haklarının, bu yabancılık ve sakınca göz ardı edilerek değerlendirilmesi, ceza infaz kurumunun güvenliğinin risk altında kalmasına neden olacaktır.

İdarenin istihbarat faaliyeti, milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması açısından yasal ve zorunlu bir faaliyettir.

Bu bağlamda dosya kapsamında yer alan belgelerden, şikayet konusu müdahalenin, 'FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklu (18) kişinin, kaldıkları odada toplu direniş, yangın, personel rehin alma, isyana teşebbüs gibi eylemlerde bulunabilecekleri" istihbari bilgi nedeniyle alınan tedbirlerin bir parçası olduğu, burada Kurumun devletin güvenliği, kamu düzeni, kurum düzeni ve güvenliği, örgütsel terörle mücadele, suçun önlenmesi gibi bir çok unsuru bir arada barındıran bir kamu hizmeti üstlenmiş olduğu, kamu hizmetinin bu bileşik, girift, olağan dışı ve istisnai özelliği ve Ülkenin terörle mücadelenin ceza infaz kurumlarındaki boyutu konusunda sahip olduğu tecrübe de dikkate alınarak değerlendirildiğinde, müdahalenin kanuni idare ilkesi kapsamında kanuni ve geçerli bir nedene dayandığı, hizmet gereklerinin zorunlu bir sonucu olduğu, yine bu müdahalenin tutuklunun geleceği için büyük öneme sahip olan tutukluluk dönemin, terör örgütünün etki, baskı ve propagandası altında kalmadan, tamamen kendi özgür iradesi ve tercihleri ile savunmasını yapması, yine kendi özgür iradesi ile lehine veya aleyhine olan tüm durum ve tercihleri değerlendirmesi gibi bir amaca da hizmet ettiği,

Diğer taraftan, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün 40 ıncı maddesinde, hükümlü ve tutukluların kalmakta oldukları odaları değiştirme yetkisinin Kurumun İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının yetkisinde olduğunun düzenlenmiş olduğu, söz konusu düzenlemenin, kanunilik koşulunu karşılar nitelikte bir düzenleme olduğu, zira, düzenlemenin kurum güvenliği ve düzeni ve suçların önlenmesi amacına hizmet ettiği kanaatine varılarak şikayetinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.



Sözleşme’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. 


Başvurucunun hakkındaki ceza yargılamalarına katılmak üzere on beş gün süreyle geçici olarak bulunduğu infaz kurumunda yerleştirildiği odada üç gün kaldıktan sonra odası değiştirilmiştir. Başvurucunun bu uygulamayı şikâyet ettiği Hâkimlik kararına karşı bireysel başvuruda ileri sürdüğü ihlal iddiasının başvurucuya yönelik cezai anlamda suç isnadına dair olmadığı, bu yönüyle adil yargılanma hakkının cezai boyutu kapsamında kalmadığı açıktır. Bununla birlikte uyuşmazlığın niteliği itibarıyla medeni hak ve yükümlülükler kapsamında görülüp görülemeyeceği, bu husustaki değerlendirmeden hareketle söz konusu uyuşmazlığa ilişkin başvurunun Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı içinde yer alıp almadığı yönünden bir irdeleme yapılması gerekmektedir.


Başvurucunun medeni hak ve yükümlülüklerle ilgisi olmadığı anlaşılan başvuru konusu uyuşmazlık çerçevesinde dile getirdiği adil yargılanma hakkına dair şikâyetlerinin Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanının dışında kaldığı ve bireysel başvuruya konu yapılamayacağı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Açıklanan gerekçelerle;

Anayasa Mahkemesi, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYÇOKLUĞUYLA karar vermiştir.

Başvuru Numarası: 2018/12653
Başvuru Tarihi: 19.03.2018
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/03/20230321-2.pdf

Göztepe Sokak No: 11 06080 Hamamönü / Ankara

Telefon : 0 (312) 312 61 06
Faks : 0 (312) 428 10 23